“Bazen de bir rastgele taş öylece bütün kış durur ve baharın bir mor çiçek halkası onu çepçevre ama sadece o taşı bir bordürle çevrelerdi.
Taşın beyazı çiçeğin moru ile öyle bir resim verirdi ki, o özenle seçilmiş mor halka o taşı dünyanın kutsal taşlarından biri yapar ve boynundaki çelengi ile bunu öyle bir faş ederdi ki, kuşlar yukardan alçalarak bakar da geçer, saksağanlar, serçeler, küçük kuşlar üzerine birkaç saniyeliğine muhakkak konar, ayak sürer de geçer, kertenkele taşın etrafını dolaşır da geçer, karıncalar sıra olur da geçer, arılar üstünden söyler de geçer, bulut nemini salar da geçer, güneş kışın koyu lekelerini açar da geçer, geçer geçer, taş her ziyaretten haberdar anın içinde durur da geçerdi.
Özet
Aziz ailesinde iletişim sorunu yaşayan, kendi iç dünyasında ve iç sesleriyle yaşayan biridir. İsmi gibi sıradan biri değil adeta bir aziz.
Önce Hilmi Baba dediği bir şeyhin tekkesine sığınıp orada kalır uzunca süre. Sonra askere gidip dönünce anne babasını yangında kaybeder, bir tanıdığın yardımıyla İstanbul’a gider.
Nuhu dediği bir dostun referansıyla işe girer.
Roman ağırlıklı olarak Hilmi Baba ve Nuhu arasında yaşayan Aziz’in dramdır. Hayatın hep hakikatini arayan, kendi dünyasında yaşayan Aziz, hep arar, sorgular ama asla bulamaz ve mutlu olamaz.
Ailesiyle de kopukluk yaşar ve kendi kaderini çocuklarına da yaşatır.