
Elizabeth ile Jack üniversite çağında aşk yaşayıp genç yaşta evlenir, kısa bir süre sonra iki çocuk sahibi olup ailelerini genişletirler.
Yirmi yılı aşkın bir süre sonra dışarıdan bakıldığında hâlâ kusursuz bir çift gibi görünseler de aslında birliktelikleriyle ilgili kendilerine bile itiraf edemedikleri ciddi sorunları vardır. Jack yıllardır kariyer hedeflerinin peşinden gidip tüm ülkeyi dolaşmış, Elizabeth de ailesini bir arada tutmak için hayallerinden vazgeçip kendini tamamen kocasına ve çocuklarına adamıştır.
Ancak bugüne kadar hep kaçtıkları kırılma anı artık çok yakındadır. Elizabeth uzun yıllar boyunca yaptığı tüm tercihleri, evliliğini ve genç bir kızken gerçekleştirmek istediği arzularını düşünmeye başlar ve hem kendisini hem de kocası Jack’i şaşırtan bir kararla hayalini kurduğu kadına dönüşebilmek için harekete geçer.
Elizabeth’in çıktığı bu içsel yolculuk aynı zamanda ailesinin de kaderini belirleyecektir…
Gerçek mutluluk, hayal kırıklıklarından ders almayı öğrenmekte gizlidir.
“Nadir bulunan bir hikâye… Bu kitabı okuyan herkes Elizabeth’e bakınca kendisini görecek.”
Adriana Trigiani
“Kristin Hannah bir türlü yüzleşemediğimiz sorunları önümüze seriyor ve onları görmemizi sağlıyor. Evliliği, aile olmanın sorumluluğunu ve hayal kırıklıklarını anlatan enfes bir roman…”Library Journal
Özet
Yirmi yılı aşkın bir süre sonra dışarıdan bakıldığında hâlâ kusursuz bir çift gibi görünseler de, aslında kendilerine bile itiraf edemedikleri ciddi sorunları vardır.
Jack yıllardır kariyer hedeflerinin peşinden gidip tüm ülkeyi dolaşmış, Elizabeth de ailesini bir arada tutmak için hayallerinden vazgeçip kendini tamamen kocasına ve çocuklarına adamıştır. Ancak bugüne kadar hep kaçtıkları kırılma anı artık çok yakındadır.
Elizabeth uzun yıllar boyunca yaptığı tüm tercihleri, evliliğini ve genç bir kızken gerçekleştirmek istediği arzularını düşünmeye başlar ve hem kendisini hem de kocası Jack’i şaşırtan bir kararla hayalini kurduğu kadına dönüşebilmek için harekete geçer.
Alıntı
Meghann sesini alçalttı. “Bak. Bir şeylerin ters gittiğinin farkındayım. Ben senin arkadaşınım. Seni seviyorum. Anlat bana.”
Elizabeth işte bu yüzden içmiyordu. Direncinin böylesine azaldığı bir durumda mutsuzluğu kontrol edilemez bir boyuta ulaşmıştı ve gizlemeye çalıştığı duyguları da artık yerinde durmuyordu.
Masanın karşı tarafında oturan en yakın arkadaşına baktı ve bir şey söylemesi gerektiğini anladı. Sıkıntısını daha fazla içinde saklayamayacağı belliydi.
Evliliği kötü gidiyordu. Bunu düşünmek çok zor, dile getirmekse hayal bile edilemezdi.