Tam zamanında imdadına yetişen ölümsüzlük iksiri, Fosca’ya eşi benzeri olmayan bir fırsat verir. Artık emellerini gerçekleştirmesinin önünde hiçbir engel yoktur. Ama ya ölümsüzlük bir lanetse?
Fransız yazar ve filozof Simone de Beauvoir, 1946 tarihli bu heyecan verici romanında, ölümsüzlük teması üzerinden insan doğasını ve Avrupa tarihinin keskin dönemeçlerini ustalıkla gözlemliyor. İnsanın var oluş sorunsalını derinlemesine incelerken İtalyan şehir devletlerinden Habsburglara, Yenidünya’nın keşfinden Fransız Devrimi’ne kadar müthiş bir Avrupa tarihi anlatısını da kaleme alıyor.
Özet
Güzel ve hırslı oyuncu Régine, Fosca’yla tanışıp onun hakkındaki inanılmaz gerçeği öğrendiğinde büyük bir saplantının içine çekilir. Başarıları, ölümsüzlüğe lanetli bu adamın anılarında sonsuza kadar yaşayabilecektir.
Fosca altı yüz yıllık ölümsüz varlığının yaşadıklarını anlattıkça Régine bir yandan Avrupa tarihinin önemli olaylarına bir yandan da umut ve aşk gibi insani duyguların ebedi bir yaşam süren birinde nasıl yavaş yavaş solup gittiğine tanıklık eder.
Jean-Jacques Rousseau, Émile ya da Çocuk Eğitimi Üzerine’de, “Eğer bize dünya üzerinde ölümsüzlük sunsalardı, kim böylesi kederli bir varoluşu kabul ederdi?” diye sorar. İşte bu kitap bunu kabul eden bir insanın hikâyesidir.