“Hayatında sadece bir kez, yeryüzündeki diğer tüm canlılardan daha tatlı şakıyan bir kuş hakkında bir efsane vardır.
Yuvadan çıktığı andan itibaren dikenli bir ağaç arar ve bulana kadar dinlenmez.
Sonra vahşi dalların arasında şarkı söyleyerek kendisini en uzun, en keskin omurgaya saplar. Ve ölürken, tarla kuşunu ve bülbülü alt etmek için kendi ızdırabının üstesinden gelir.
Mükemmel bir şarkı, varoluşun bedeli. Ama bütün dünya hâlâ dinlemeye devam ediyor ve Tanrı cennetinde gülümsüyor.
Çünkü en iyisi yalnızca büyük acılar pahasına satın alınır… Ya da efsane öyle diyor.” Colleen McCullough, Dikenli Kuşlar
Özet
Hasta büyüdüm. Hemen açıklayayım.
En sevdiğim kitaplar son sayfayı çevirdikten, aşk şarkıları notaları silindikten ya da bana hitap eden filmler jenerikleri akmaya başladıktan çok sonra bile beni hüzünlü bir hâlde bıraktılar.
Bu hikâyeyi, kendi çarpık masalımı yaşadığım sıralarda bilmiyordum çünkü genç ve saftım.
En azından benim için öyle oldu.
Ve ne yazık ki bu hikâyenin sonunda herkes cezalandırıldı.