Dünya etrafımızda hızla dönerken yalnız ben ve o olduğumuz yere çakılı kalmış, duruyorduk. Sanki evreni oluşturan ilk patlamadan Sûr’a üflenen o vakte kadar zaman bildiği gibi akarken, yalnız ben ve o, bu ana sıkışıp kalmıştık. Her şey durmuştu ve gözlerim ait olduğu o bir çift kuyuya geri düşmüştü.
İç dünyasında, kendi cennetinde, neşe dolu evinde ve sımsıcak yuvasında yaşamaya alışmış bir hemşire olan Zeynep Maral Tandoğan ve ondan çok farklı bir mizaca sahip, sert ve duygusuz bir asker olan Şafak Mert Kurtoğlu’nun sizi okumaya tutsak edecek hikâyesi.
Alıntı
Nadir olarak sıcak içtiğim çayımdan bir yudum aldım ve bardağımı sehpaya bıraktım. Hayatımdaki en değerli iki erkeğe baktım babam ve oğluma.
Annem panikle babama bakarak artık işe gitmesem mi,senin kalbinde sorun var vede yaşlısın.
Babam kaşlarını çatıp anneme dönerek. Ne dersin hanım ben yaşlı-mıyım.