
Masamda oturmuş günün ilk kahvesinden hızlıca bir yudum almaya çalışırken çalan telefonuma cevap verdim.“Trudy Bennett.”“Tru, ben Vicky, küçük sevimli poponu en kısa sürede ofisimde görmek istiyorum, seninle konuşmam gerekiyor.”“Peki, bana beş dakika ver.” Telefonu kapattım.
Vicky benim patronum ve çalıştığım dergi, Etiquette’inde sahibiydi. Ben bir müzik muhabiriydim. Etiquette de… bir moda dergisi.Yani işin özünde, ben bir moda dergisi için çalışan müzik muhabiriydim. Bu iş üniversiteyi bitirdikten sonra bulabildiğim ilk ve tek yazı işiydi.
Eğitimimi Popüler Müzik Gazeteciliği üzerine yapmıştım. Hayatta en çok sevdiğim ve hâlâ da sevmeye devam ettiğim iki şey, müzik ve yazmaktı: Tam olarak bu sırayla. Bu yüzden liseyi bitirdiğimde üniversitede ne okumak istediğim konusu üzerinde pek de fazla düşüneceğim bir konu olmamıştı.Bu iş de N M E ya da Rolling Stone gibi bir dergide bir yazı işi bulana kadar vaktimi doldurmak için başladığım bir iş olacaktı ama altı yıl sonra hâlâ buradaydım.
Etiquette’teki işim yeni çıkan albümlerle ilgili yorumlar yazmak, popüler müzik grupları ve şarkıcılar hakkında konuşmak ve garip röportajlar yapmaktan ibaretti.İyi bir yazardım ve müzik konusunda daha da iyiydim.Babam bir müzisyen olduğu için müziğin içinde büyüdüm diyebilirim. Babam doğduğum günden itibaren beni müzikle besledi.
Tru, çalıştığı derginin müzik köşesi için Jake’le röportaj yapmaya gönderilince, yılların ardından birbirlerini gören bu iki eski âşık arasında eski duygular yeniden alevlenir. Ancak bu duyguların önünde bir engel vardır: Tru’nun iki yıllık erkek arkadaşı, Will.
Jake, Tru’ya reddedemeyeceği bir iş teklifinde bulunur: O ve grubuyla birlikte dünyayı gezmek. Ama işi kabul etmek ve grupla birlikte yolda olmak, Will’i geride bırakmak ve Jake’le haddinden fazla zaman geçirmek demek.
bir zamanlar kalbinin sahibi olan bu leziz kötü çocuğa karşı koyabilecek kadar güçlü mü, yoksa her şeyi dünyanın en ünlü çapkınıyla bir gece için riske mi atacak?