İslam ve Batı - İbrahim Kalın - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

İslam ve Batı – İbrahim Kalın

İslam ve Batı – İbrahim Kalın

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: 2019
Eklenme: Ocak 18th, 2024
Dil: Türkiye
Sayfa: 161
Yazar: İbrahim Kalın

3.266 Kişi Tarafından Görüldü

Tarihte İslâm ve Batı medeniyetleri kadar yakın ilişki içinde olan başka iki uygarlık görülmemiştir. Çatışma, rekabet, uzlaşma ve birlikte yaşama biçimlerine bürünen bu ilişkinin tarihi, aynı zamanda farklı “ben” tasavvurlarının ve “öteki” algılarının tarihidir.

Bu çalışma, iki medeniyet arasındaki ilişkileri tarihi seyri içerisinde incelemekte ve günümüz sorunlarını bu tarihi arka plana dayanarak tahlil etmektedir. İslam’ın tarih sahnesine çıktığı VII. yüzyıldan Orta Çağ’a, Haçlı seferlerinden Endülüs’e, Avrupalı gezginlerden oryantalistlere kadar İslam ve Batı kavramlarının nasıl algılandığı, farklı algılama biçimlerinin gerçekliğin yerine nasıl konulduğu ve bunların hangi gerginlik alanlarını ürettiği çarpıcı örneklerle anlatılmaktadır.

Önsöz den Alıntı

İslâm ve Batı ilişkilerini ele alan bu çalışma, basit ama zorlu bir soruna eğilmeyi hedefliyor: Birey ve toplum­ların, “ben” tasavvurları, “öteki”algılarını nasıl ve ne dereceye kadar belirler?

Ötekini Sartre’m ifadesiyle “cehennem” olarak görmekle bir fırsat ve zenginlik olarak görmek arasındaki fark nereden kaynaklanıyor?

Tabiatı kendine akraba sayan ve hayvan isimlerini sıfat olarak kullanan bir Kızılderilinin, “ben” tasavvuru ve “öteki” algısı arasında nasıl bir irtibat varsa, ötekini cehennem olarak gören bireyin ben tasavvuru ile öteki algısı arasında da öyle bir irtibat olsa gerektir.

Kendini ontolojik manada evrenin merkezinde gören bir topluluk, herhalde başkalarını “barbar”, “parya” olarak görmekten çekinmeyecektir.

Hiçbir birey ve toplum boşlukta yaşayamaz. Tarih, varoluşumuzun hem bir şartıdır hem de sonucu. İnsansız tarih, ancak doğa tarihinin konusu olabilir ama bu bize insan oluşumuz hakkında çok az şey söyler. Tarih insanlığın ortak hafızasıdır; fakat bu hafızayı tarih yapıcıları kadar tarih yazıcıları da belirler.

Bugün İstanbul’dan New York’a, Bağdat’tan Pekine herkesin gündemini işgal eden İslam-Batı ilişkileri, bu ortak hafızayı nasıl kullanmamız ve paylaşmamız gerektiği konusunda önemli ipuçları sağlayan bir uygulama alanıdır. Batı-dışı toplumların tarihin dışına itilmişlik duygusuyla yaşadığı, gerildiği ve bunun bir sonucu olarak ölçüsüz, radikal ve marjinal fikirlerde çıkış yolu aradığı bir dünyada,insanlık nasıl bir paylaşım modeli üzerinde anlaşacak?

Çin’den Latin Amerika’ya, Afrika’dan İslam dünyasına toplumlar farklılıklarını tahripkar bir ayrılıkçılığa dönüştürmeden bir arada yaşamanın formülleri üzerinde anlaşmak zorundalar.

Bu bizi İslam-Batı ilişkileri konusunda bir dizi başka sorular sormaya itiyor: İslam ve Batı toplumları arasındaki etkileşim alanları, rekabet hissi,çatışma alanları ve uzlaşma zeminleri hangi dinamiklerden besleniyor?Bu süreçte din, tarih, siyaset, etnik kimlikler ne kadar rol oynuyor?

Bu tarihi sadece bir savaşlar ve çatışmalar tarihi olarak okumak ne kadar doğru?

Bu iki kültür ve medeniyet havzası birbirlerini bundan sonra nasıl görecek ya da görmeli?

Elinizdeki kitap bu sorulara yaklaşık 1400 yıllık bir tarihin sunduğu imkanlar çerçevesinde cevaplar bulmaya çalışıyor.

 

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.