Alexander; hissiz, acımasız, yakışıklı, güçlü ve zengin…
Hissetmemek, Alexander’ın zırhı olmuştu. O zırh onu geçmişin hayaletlerinden, korkularından, güvensizliklerinden ve en önemlisi geleceğin beklentisizliğinden koruyordu. O hislerini acımasızca rafa kaldırmış, kendi sonuna doğru ilerliyordu. Ama bilmediği, her sonun bir başlangıca gebe olduğuydu.
Heaven karşısına çıktığında bütün inançları ters yüz olup kendi sonu birdenbire başlangıcı olduğunda ne yapacağını elbette bilemezdi.
Heaven; masum, saf ve kırılgan bir papatya…
Cennetten gelen bu sessiz melek, tüm korkularını kendine zırh yaparak kökleri ile tutunduğu topraklarında Alexander’ın fırtınasına karşı direnirken güvenli kozasından da çıkacaktı.
Heaven, Alexander’la suskunluğunun ardına gizlediği korkularını yenerken Alexander zarif bir kır papatyasıyla hislerini keşfedip güvenmeyi öğrenecekti.