1900’lü yıllar, Fransa…
Annesinin ihanetini öğrendiğinde henüz küçük bir kız çocuğudur Denise.
Ama olur ya, neye maruz kalırsa onu yaparken buluverir kendini insan… İşte en zoru da bununla yüzleşmektir.
“Dikkat ederseniz, hepimizin çeşitli derecelerde böyle bir çatışma halinde olduğumuzu görürsünüz. Dürüstüz ama gümrükten mal kaçırmaya çalışırız. Arkadaşlığa saygı gösteririz ama bir dostumuzun karısına aşık oluruz.
Bu siz değilsinizdir artık. Sizi sürükleyen ya da mahkum eden şeytandır… Bir insanın aklı kendini aldatma, çatışmayı “aklileştirme” imkanını bulduğu sürece sıhhatli kalır.
Kendini affetme imkanını artık hiç bulamayacağı, çok önemli bir çatışma karşısında kalınca, halk dilinde adına “delilik” denen ve belirli hiçbir şey ifade etmeyen halin içine sığınır.”