Venüs Üçgeni +18, 1940’larda, bir koleksiyoncunun önerisiyle hikayeler yazmaya başlayan Henry Miller’a katılan Anaïs Nin, başta sipariş üstüne kaleme aldığı metinlerde erotizmin en saklı kuytularına ulaşır.
Bedenin ve hayal gücünün kışkırtıcılığına kapılan karakterler aracılığıyla insan doğasının en mahrem köşelerini gözler önüne serer.
“Şiirsellik değil” eğlence isteyen bir müşterinin baskısı altında yazılan bu metinlerde yazar, üslubunun erkeklerin yazdıklarını okuyarak geliştirdiğini düşünüyor. Bu nedenle, uzun bir süre kadınsı özünden taviz verdiğine inandı.
Birçok yerde sezgisel olarak kadın dili kullanmış, cinsel deneyimlere bir kadının bakış açısıyla bakmış. Sonunda bu erotik hikayeleri yayımlamaya karar veriyor, çünkü bir kadının, hep erkeklerin alanı olmuş bir dünyadaki ilk adımlarını atma çabasını gösteriyor.