“Ben, bana yasak olana dokundum. Bununla da yetinmeyip, cennetten çaldığım meleği kendi cehennemime atarak günahkâr oldum.”
Kadın, adamın siyah gözlerindeki karanlığa hapsolmamak için ne kadar dirense de aşk haindi. Ve bu duygu öyle güçlüydü ki, sinsice onu ele geçirip, ruhunu işgal ettiğinde efsunlanan kalbiyle tuzaklarla dolu bir hayata “evet” dedi. Adam için kadın, buz tutmuş yalnızlığına konan küçücük bir serçeydi.
Önce kanatlarını kırdı acımadan, sonra kalbini çıkartıp avuçlarına aldı. Ama adamın hesaba katmadığı bir şey vardı. Ona sığınan küçük serçenin kalbi, kendi yarattığı cehenneminden daha sıcaktı.
Geçmiş ve gelecek arasında sıkışıp kalmış, yeminleri bozduran bir aşk hikâyesi…
Özet
“Kadının kadından başka düşmanı yoktur”
Eski defterler açılır, herkes payını alır , o defter hiç kapanmamış, herkesin hayati bir nefrete kurban gitmiştir.
İnsan hiç intikam için çocuğunu, yetmedi birde ,torunlarını harcar mi?
Nilda ve Mehmet, Reha ile Behiye,Gülseren ile Ayhan , Müzeyyen ile Erdem, Oktay ve gizemli avukat Tugbası aşkın sadece güzel halini değil yıpratıcı ve yorucu olduğunu anlatan güzel çiftler.
Hayatları nefreti ve kini uğruna harcadı…