Birden kulaklarında inanılmaz bir uğultu yankılandı ve floresanın lambaları yanıp yanıp sönerken ihtiyar kadın da ayağa kalktı.
Karanlıkta gözlerinin akı olabildiğince belirginleşmişti. Koridordan çığlıklar yükseliyor fakat ihtiyar ne olduğunu kestiremiyordu. Kapının önünde beliren kadını gördü. Sanki arkasında çığlıklarla birlikte gidip gelen silüetler de vardı.
Yaşlı gözleri kadının yüzünü seçmeye çalışırken kadın tamamen ihtiyara yaklaştı. Ayakta bastonu elinde öne doğru eğilerek daha da zorladı gözlerini, kapıdaki kadın hemen önündeydi. Çirkin suratlı ve yüzü gözü yara bere içinde, yaralarından irin akan, uzun saçları, uzun tırnakları, kanlı ve parıldayan gözleri olan kadına bakarak çenesi titreye titreye “Alkarısı” diyebildi.
Fantastik, korku, gerilim, gizem ve heyecan severlerin mutlaka okuması gereken bir roman”
Özet
Hikaye, Mevlana ve Şems zamanında geçiyor ve Tuğrul Ağa adında ki bir adamın Pazuzu Put’unu bulmasıyla başlıyor.
Mevlana bu putu sadece kendisi ve az sayıda ki cemaatinin bildiği bir yerde saklıyor ve cemaati ile birlikte o putu koruyacaklarına yemin ediyorlar.
Bundan sonrasında yaratıklar, insanları yok etmek için öldürmeye Tuğrul’dan başladılar. Günümüze kadar süre gelen bu cinayetlerin sırrını çözmek için yedi sırdaş görev alırlar.
Bu cemaatin görevi soydan gelen herkese geçiyor.
Araştırma yapılırken çok ilginç detaylara dikkat çekiliyor. Ayin gibi. Her cinayetten sonra yaratıkların bıraktığı mesaj: “efendimiz geliyor.” gibi. Olayın geçtiği Zengibar Kalesi.
Bulunan bu heykel neyi ifade ediyor?
‘Efendimiz geliyor ‘ dedikleri kimdir?
Nereye , niçin geliyor?
Ve kimlerdir bu cinayetleri işleyenler?
Yedi Sırdaş kimdir?
Neyi saklıyorlar?
Araştırma sonuçları onları nereye yönlendiriyor?