Ekonominin (ulusal ya da uluslararası) politika, sosyoloji hatta sosyal psikoloji ile ilgisini görebilmek için Marksist olmaya bile gerek yoktur. İktisat Tarihinin dört önemli düşünürü Adam Smith, Karl Marx, Alfred Marshall ve John Keynes’ in düşünceleri hem içine doğdukları tarihsel, ekonomik, siyasal, toplumsal koşulların bir gereği olarak ortaya çıkmış; hem de bu düşünürler, sadece ekonomi politikasında değil, aynı zamanda siyasetten sanata, ekonomiden sosyal politikaya kadar toplumsal hayatın her alanında köklü değişikliklere yol açmışlardır. Dolayısıyla, sadece iktisatçıların değil, toplumsal bilimlerden herhangi biri ile uğraşan herkesin Adam Smith’in Ulusların Zenginliği’ni, Marx’ ın Kapital’ini, Marshall’ın Ekonominin İlkeleri’ni ve Keynes’in Genel teori’sini okumaları toplumsal olayların bütününü kavramaları açısından çok yararlıdır.
18. yüzyılın önde gelen ahlak felsefecilerinden ve iktisatçılarından biri olan Adam Smith, başyapıtı Ulusların Zenginliği’nde ekonomik büyümeyi tüm yönleriyle ele alıyor. Çağdaş iktisat alanındaki ilk eser olarak kabul edilen bu kitabın ekonomi disiplininin ortaya çıkmasında ve sistematik hale gelmesinde büyük bir katkısı vardır. Ayrıca Smith’in, önermelerini yalnızca ekonomiye değil felsefe, sosyoloji, matematik gibi alanlara dayandıırması açısından da eser büyük önem taşıyor. Eserde, sakınmacı politikanın ticaretin gelişmesine ve ülkelerin zenginliğine engel olduğu düşüncesi vurgulanıyor ve serbest piyasanın sanılanın aksine karmaşık değil adeta “gizli bir el” tarafından yönetiliyormuşçasına son derece sistemli olduğu savunuluyor.