Brent bir davada çocukluk arkadaşı Kennedy’le karşılaşır ve yan evde büyüyen tatlı kızın çok değiştiğini fark eder. Karşısında kendinden emin, çarpıcı ve tek isteği onu topuklu ayakkabılarının altında ezmek olan bir kadın bulur. Savcı ve avukat olarak karşı karşıya gelen Brent ile Kennedy için işler bekledikleri gibi gitmez.
Her tartışma ve itiraz, birbirlerini daha çok istemelerine neden olur. İlk aşklar, ikinci bir şansı hak eder mi? Peki, kalbin son kararı ne olacaktır?
Brent Mason, Kennedy Randolph’a baktığında, yan evde büyüyen garip, tatlı kızı görmüyor. Kendinden emin, çarpıcı bir kadın… anatomisinin en mahrem ve değerli kısımlarını Louboutin’lerinin topuklarının altında ezmek isteyen bir kadın görüyor.
Kennedy, Brent’e baktığında, tek gördüğü, popüler kalabalığa katılmak için lisede onu küçük düşüren bencil, Abercrombie & Fitch kataloğuna layık genç. O yılları onun için cehenneme çeviren bir kalabalık.
Ancak işler tam olarak planladığı gibi gitmiyor. Brent’in gözünü Kennedy’ye dikmiş durumda ve her ateşli konuşma, onu yalnızca daha fazla istemesine neden oluyor – ve yatak odasında da mahkeme salonunda olduğu kadar tutkulu olup olmadığını merak etmesine neden oluyor. Sonunda, kendilerini sadece aşık bulabilirler… veya mahkemeye saygısızlık edebilirler.