Tek Kişilik Ölüm - Vedat Türkali - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Tek Kişilik Ölüm – Vedat Türkali

Tek Kişilik Ölüm – Vedat Türkali

Lisans / Fiyat: ücretsiz
Yıl: 2015
Eklenme: Ocak 17th, 2024
Dil: Türkçe
Sayfa: 240
Yazar: Vedat Türkali

1.607 Kişi Tarafından Görüldü

Tarihsel olanı bütün katılığı, çiğliğiyle roman dışı niteliklerini göze batırıcı biçimde roman olaylarının içine koymaya özen gösterdim.

Roman yapısındaki düşsel olaylar; yoğun, acılı, duygu dokusu içinde gelişirken, kaynayan suya atılmış buz kalıpları gibi somut tarihsel olaylar, kişiler yolunu kesip, birden karşısına dikiliverir okuyucunun. Somut, tarihsel olaylar bitince roman yine kendi çizgisi içine döner. 


Tek Kişilik Ölüm’de; tarihsel anlarda, o anları kapsayan süreçlerdeki yıkılışlara neden olan kişisel yanlışların saptanıp yansıtılmasıyla, özellikle 1940’dan sonraki TKP tarihinin önemli kesitleri alınarak bir tür eleştirel şema çıkarılmıştır. 

Tarihte kaçırılmış fırsatların getirdiği zarar kolay giderilemiyor. Hele ders alınması bilinmemiş de, kayıplar üst üste binmişse…

Değerlendiremediğimiz fırsatların acısını, o günleri yaşayarak çekmiş birileri olarak bize düşen; neleri, nasıl kaçırdığımızı açık seçik ortaya koyup içtenlikle sergilemektir.

Geçmişi cicili boyalarla süsleyip yeni kuşaklara gözbağcılık etmek devrime de, demokratik gelişmeye de zarardan başka bir şey sağlamaz. Tüm çabam, uğraşım bu temel inancıma dayanır. 

Bu inancın ürünüdür Tek Kişilik Ölüm…

Kar serpiştirmeye başladı. Martın son oyunu bunlar.

Bozuk asfaltta,göllenmiş çamurlu suları iki yana savurarak geçen boz bulanık asker kamyonları, uçuşan karların soğukluğunu taşıyor çevreye. Cezaevi karşıda,kırmızı kiremitli çatıların lekelediği sis bulutu altına sinmiş tekdüze kışla yapılarında.Nöbetçilerin dolaştığı tel örgülü bahçe kapısındaki görüşmeciler,gelip geçen minibüslerin ara sıra duralayarak kadınlı erkekli birilerini bırakmasıyla kalabalıklaşıyor.

Bazıları kapının yanındaki barakaya girdi,birkaçı sundurma altında. Ankara otobüsünden sabah sekizde inip de,Topkapı’daki terminalden doğru buraya gelince, karşı’ki kapıda oda dolanmıştı bir süre. Görüşme onda başlayacakmış.

Barakadan çıkıp minibüse giden yaşlı bir kadın bu kahveyi gösterdi; en iyisi burada beklemekmiş.

Büyük camın dibindeki masada, garsonun ikide bir getirdiği sıcak çayı yudumluyor. Araçların koşturduğu çamurlu yola, kışla yapılarını çevreleyen kırlara bakınıp duruyor, bunca yıl sonra oğluyla görüşmek için cezaevi kapısında beklemenin, yerleşip kalacakmış gibi çöken ağırlığını sürekli bir dirençle dağıtmaya çalışıyordu.

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.