Bir varmış bir yokmuş. Uzak diyarlarda Süheyla isminde bir prenses yaşarmış. Bu prensesin en çok sevdiği şey ailesiymiş. Ancak bir gün Demir diye biri, pervasız gülüşünün ardına sakladığı çelik gibi iradesiyle kalbine sızmayı başarmış ve Süheyla’ya başka birini de sevebileceğini öğretmiş. Süheyla, Demir’i hoş geldin diyerek kabul etmiş hayatına ve birlikte geçirecekleri mutlu bir gelecek hayali kurmaya başlamış.
Eğer bu bir masal olsaydı, Süheyla’nın hikâyesi aynen böyle olurdu.
Önünde hiçbir şeyin duramadığı bir hikâyeydi. Aşkın bile…
Süheyla kardeşini banyo da küvetin içinde bilekleri kesilmiş halde intihar ettiğini görünce bunun sebebini araştırmak için yollara düşer.
Çünkü Umur hayata bağlı bir insandı. Sevdiği bir kız ve ailesi vardı. Yani nedenler onu ölüme sürüklemesine izin vermezdi.