Rüzgar Gibi Geçti - Margaret Mitchell, - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Rüzgar Gibi Geçti – Margaret Mitchell,

Rüzgar Gibi Geçti – Margaret Mitchell,

Lisans / Fiyat: Ücretsiz
Yıl: Haziran 2013
Eklenme: Ocak 17th, 2024
Dil: Türkçe
Sayfa: 832
Yazar: Margaret Mitchell

3.397 Kişi Tarafından Görüldü

20. Yüzyılın En Popüler Romanı Pulitzer Ödüllü, Bir Aşk ve Savaş Destanı

“Amerikalı bir yazarın elinden çıkan en kaydadeğer ilk roman. Ve hiç şüphesiz ki, gelmiş geçmiş en büyük romanlardan biri.”
-The New York Times, Yüzyılın Kitapları

Güçlü ruhu, çarpıcı güzelliğiyle Scarlett O’Hara, hür ve etkileyici Rhett Butler ve romantik, son derece yakışıklı Ashley Wilkes’ın içinde olduğu aşk üçgenine İç Savaş kıyameti eşliğinde 
tanık oluyoruz. 

Aşk, ölüm, kan, kül ve savaşın götürdükleri.

SCARLETT : “Bunu yarın düşünürüm! Çünkü yarın başka bir gün…”
RHETT : “Açıkçası canım, hiç umrumda değil!”

Kısa Özeti

Scarlett O’Hara güzel değildi, ama cazibesine kapılan erkekler bunun pek farkına varmazlardı.

Tıpkı Tarleton ikizleri gibi. Yüzünde, Fransız aslından bir kıyı aristokratı olan annesinin ince çizgileri ile İrlandalı babasının kabahatları keskin bir şekilde birbirine karışmıştı.

Bu, sivri çeneli, köşeli çekici biryüzdü. Uçları hafifçe yukarı doğru çekik olan gözleri, soluk yeşil renkteydi ve simsiyah kaşları, manolya beyazlığındaki teninde keskin bir çizgi meydana getirerek yukarı doğru uzanıyorlardı. Güneyli kadınlar beyaz tene büyük değer verir ve onu kızgın Georgia güneşlerinden, şapkalar, peçeler ve eldivenlerle korumaya çalışırlardı.

1861 yılı Nisan ayının bu güneşli ikindisinde Scarlett O’Hara, babasının fidanlığının sundurması altındaki serin gölgelikte Stuart ve Brent Tarleton ile otururken hoş bir görüntü meydana getirmekteydi. Bol etekli, yeşil çiçekli basma elbisesi, babasının geçen gün Atlanta’dan getirdiği, topuksuz yeşil ayakkabılarına çok uyuyordu.

Elbise üç eyalette eşi bulunmayan incecik belini ve onaltı yaş için iyice gelişmiş olan düzgün göğüslerini meydana çıkartıyordu. Ne var ki, oturduğu koltuğa yayılan bol etekliği, ince bir fileyle,bir topuz şeklinde sımsıkı arkaya toplanmış olan saçlarının düzgünlüğü ve kucağında birbiri üzerine koyduğu küçük beyaz ellerinin hareketsizliği onun asıl kişiliğini saklamayı başaramıyordu.

Bu tatlı yüzdeki yeşil gözler serkeş,inatçı, hayat dolu bir ifadeye sahiptiler ve dış görünüşüyle taban tabana zıt olan iç dünyasını ele veriyorlardı. Tavırları ona annesinin şefkatli öğütleri vedadısının sert disipliniyle benimsetilmişti; ama gözleri sadece kendisine aitti.

İki yanında oturmakta olan ikizler, iskemlelerine rahatça kurulmuş, arka taraftaki süslü aynalardan akseden güneşe bakıyor ve konuşup gülüyorlardı.Ata binmekten adaleleri şişmiş, dize kadar çizmeli bacaklarını rahatça üs tüste atmışlardı.

Delikanlılar bindikleri atlar kadar atılgan ve dikbaşlıydılar. Dikbaşlı ve tehlikeli, ama onları idare etmesini bilenlere karşı son derece yumuşak ve tatlıolurlardı.

İkizler,gerçi hayatın daha kolay olduğu çiftliklerde oğmuşlar,çocuklukların dan beri önlerinde el pençe divan durulmuştu , ama sundurmanın altında oturan üç gençten hiçbirinin yüzü gevşek ya da yumuşak değildi.

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.