Yirmi beş yıl önce Down sendromlu bir çocuğu zorbaların ellerinden kurtaran ve artık farklı yaşamları ve sorunları olan Beavy, Henry, Pete ve Jonesy her yıl düzenledikleri geleneksel kamp tatili için Maine ormanlarında buluşurlar. Sessiz sakin bir dinlencenin hayalini kuran arkadaşların kampına gelen bir yabancı, gökyüzündeki anal porno ışıklar hakkında anlamsız sözler mırıldanmaya başlayınca kamptaki huzur bir anda yok olur.
Dört arkadaş tam da bu zoraki misafirden kurtulmanın planlarını yaparken ansızın kendilerini başka bir dünyadan gelen korkunç bir yaratıkla giriştikleri ölüm kalım savaşının içinde bulurlar. Hayatta nasıl kalabileceklerinin sırrı ortak geçmişlerinde ve Rüya Avcısı’nda saklıdır.
Stephen King’in korkunun sınırlarını denediği Rüya Avcısı, eleştirmenlere göre Kemik Torbası’nın ardından yazdığı en ürpertici romandır
Rüya Avcısı Kitap Özeti
Kulüpleri bırak, eğlenmeyi bırak, iyi fikir, sonra yine dönüyor ve haydi bakalım. Bu perşembe The Free Street’te ve işte elinde bir bira, cebinde esrarlı sigara, müzik kutusunda The Ventures’ı andıran eski bir enstrümantal parça çalıyor. Onun zamanından önce popüler olan bu parçanın adını hatırlamıyor.
George onlara dikkatle bakarak,
“Başka neyin harika olduğunu söyleyeyim size,” diyor.
Zayıf çenesini kaldırıp hepsine boynunun yanındaki kırmızı izi gösteriyor.
“Bunun ne olduğunu biliyor musunuz?”
Kent Astor biraz çekingen,
“Öpücük izi, değil mi?” diye soruyor.
David Lindley’in. O da çok havalı.”
Gözlerini devirerek,
“Vay canına,” diyor.
Cinsel serüvenleri ara sıra Boston’a gidip de Foxy Lady’deki striptizcileri ve Hooters’daki garson kızları süzmekten ibaret olan toplu, ufak tefek bir tip.
“Vay canına, Chantayha.”
Havada eliyle müstehcen hareketler yapıyor. Beav en azından o konuda profesyonel olduğunu düşünüyor.
“Sakin olun,” diyor. “Birkaç saniye sakin olup beni dinleyin. Siz ve ben eczaneye gidip otomobil anahtarlarınızı arayacağız.”
“Orada yok!
Bütün koridorlara baktım. Aspirini aldığım rafa da baktım, tezgahtaki kıza sordum…
“Pete, “Bir daha bakmanın zararı olmaz,” diyor.
Elini hafifçe kızın beline koyup birlikte yürüyerek onu kapıya doğru götürüyor. Kızın kokusunu beğeniyor ve saçından daha da çok hoşlanıyor.
Evet, öyle. Ve eğer kız yağmurlu bir gün-de güzel görünüyorsa, güneş çıktığında kim bilir nasıl görünür?