Kitabın ana karakteri adından da anlaşıldığı gibi Pissy ’dir. Bir nehrin kıyısında bulunan şirin bir yerde geçen öykü doğanın güzelliklerini en güzel şekilde yansıtmaktadır. Pissy’nin öyküsü, Araguaia kıyılarından başlamıştı. Kıyının kenarında neredeyse her şey mükemmeldi. Güneşin batışı ile birlikte havada renkleri ataş ve kızıla dönüşen yüzlerce kuşlar vardı. Kırmızı renkte olan Ara kuşları sürekli olarak karışık bir şekilde uçuşuyorlar ve neredeyse sevinçlerini dışa vururcasına haykırıyorlardı. Araguaia kıyıları o kadar güzeldi ki tüm kıyı boyunca her yer ışıl ışıl çiçekler ile doluydu.
Nehir kenarında bulunan çalıların üzerindeki mor çiçeklerin nehir üzerindeki yansıması nehrin suyunu mor renge boyamıştı. Nehrin suyu o kadar temiz ve berraktı ki bir cam gibi parlıyordu. Nehrin etrafındaki yayla ve vanilya çiçeklerinin kokusu her yeri kaplamıştı. Etrafta bulunan tarlalarda baklagiller, içerisinde bulunan beyaz ve özü altın sarısı bir kabukla kapanıyordu. Güneş batmasına rağmen o kadar sıcaktı ki değdiği her yeri ateşe çeviriyordu. İşte orada insanların doğduğu yerde her şey çok farklı görünüyordu. Pissy’nin öyküsü de burada başlıyordu. Yazarın en çok bilinen ve ülkemizde sevilen Daha Önce Güneşi Uyandırdım, Şeker Portakalı ve Kardeşim Rüzgâr Kardeşim Deniz gibi öyküleri ile gönülleri fetheden ve ülkemizde de çok sevilen yazar Jose Mauro De Vasconcelos, şimdide Pissy’nin Öyküsü ile karşımızda.
Kitap Yurdu‘nda ki yorum ise şu şekilde,
“Yazarın farklı bir kitabı. Bana diğer kitaplarından farklı geldi. Hele harika bir kitabı olan Şeker Portakalı’ndan daha bir farklı geldi.”