İşlemediği bir cinayetten, müebbet kürek cezasına çarptırıldığı sıra, Henri Charrière’in özgürlük mücadelesinin bir ifadesi olarak doğdu Kelebek.

Çok genç yaşında tutkunu olduğu idealleri ve gelecek arzusu onu ‘insanca bir felsefe’ ve ‘üstün bir uygarlık’la tanıştırdı: Modern sistemin kokuşmuş yolları yerine Kızılderililer’in, cüzzamlıların, okuma yazma bilmeyen yoksul balıkçıların gerçek uygarlığıyla .

Bir, iki, üç, dört, beş; bir, iki, üç, dört, beş.

Ardı ardına sıralanan bu rakamlar aslında bir hücrenin uzunluğu: Bir uçtan bir uca beş adım.

Tüm yaşamın göz önünden geçtiği beş adım. Hayallerle ve tutkularla atılan beş adım. Yargıçlara, mahkemeye ve insan kazanmak yerine kaybetmeye dayalı yargı sistemine atılan beş adım.

Modern olarak nitelenen ülkelere atılan beş adım. Tüm duyguları iğdiş eden her türlü korkuyu insanın içine salan beş adım. Özgürlüğe ve geleceğe atılan beş adım.

Kelebek bir özgürlük mücadelesi…

Özeti

İşlemediği bir cinayetten müebbet kürek cezasına çarptırılan Henri ( Kelebek ) toplumun gözden çıkardığı biriydi…

Cezaya çarptırıldığı günden itibaren on üç yıl hiç vazgeçmeden , umudunu kaybetmeden kaçıp kurtulmak için verdiği özgürlük mücadelesinin son derece doğal anlatımı .

Bu sayede onunla birlikte sizde , o tehlikeli yolculukta bazen nefes nefese kalıyorsunuz kaçmaktan bazen işkencelerde aynı acıyı ruhunuza hissediyorsunuz … Ama ondaki özgürlük tutkusu size de geçtiği için ne olursa olsun vazgeçme diyor içiniz ….

Hapishanede , Şeytan Adasında yaşadığı insanlık dışı işkencelerde uygar dünyanın görünmeyen yüzünü bir kez daha ortaya koyuyor.

Tüm bunlara rağmen hiç umudunu kaybetmiyor…

Kelebek…

Bir özgürlük savaşçısının öyküsü…