
Maskeli Bir Adam
Winter Makepeace çifte yaşam sürmektedir. Gündüzleri bir yetimhanenin disiplinli müdürüdür ancak geceleri ayın gökyüzünde yükselmesiyle koruyucu, hâkim ve kaçak St. Giles Hayaleti olarak sokaklara iner. Hayalet yaralanmışken güzel bir aristokrat tarafından kurtarıldığında Winter iki dünyasının çarpışmak üzere olduğunun farkında değildir.
Tehlikeli Bir Kadın
Leydi Isabel Beckinhall zorluklarla başa çıkmaktan zevk alan biridir. Ama yetimhanenin soğuk ve mesafeli müdürüne sosyete kurallarını öğretmek zorunda kaldığında genç adamın gözlerinin neden bu kadar tanıdık, dudaklarınınsa bu kadar çekici geldiğini çözemeyecektir.
Göz Ardı Edemedikleri Bir Tutku
Isabel ve Winter gündüzleri iradelerini çarpıştırır. Geceleriyse tutkuları ortaya çıkar… Fakat St. Giles’taki küçük kızlar ortadan kaybolmaya başlayınca Winter intikam peşine düşer. Bunun içinse her şeyi feda etmesi gerekebilir; yetimhaneyi, Isabel’i, hatta hayatını bile…
Giriş’den Kısa
Londra, İngiltereMayıs 1738 Sokakta yatan ceset, bugünün zirvesiydi.
Isabel Beckinhall Barones Beckinhall sessizce içini çekti.Arabası, Londra’nın en kötü muhitinde, St. Giles’m kirli sokaklarından birinde durmuştu.
Karanlığın çökmek üzere olduğu bu saatte St. Giles’ta ne işi mi vardı? Akılsızlık edip kimsesiz çocuklar yararına kurulmuş olan Leydiler Sendikası’nı yeni yetimhanenin son teftişinde temsil etmeye gönüllü olmuştu.Asla gönüllü olma. Miden en lezzetli sıcak çörekler ve çayla dolmuş olsa bile. Sıcak çörekler belli ki ya şeytanın ya da yetimhanenin iki hamisinden biri olan Leydi Hero Reading’in işiydi.
Leydi Hero, Isabel’in fincanına çay koyarken o saf gri gözleriyle kendisine bakıp yetimhanenin asık suratlı müdürü Bay WinterMakepeace’le yeni binaya bakıp bakamayacağını sormuştu. Isabel de bu teklifi çörekle tıka basa dolmuş, akılsız bir inek gibi kaygısızca kabul etmişti.Üstelik o lanet olası adam gelmeye bile tenezzül etmemişti!
“Möö,” diye mırıldandı Isabel kendi kendine. Arabanın kapısı açılınca yardımcısı Pinkney’yi gördü.
“Hanımım?” dedi
Pinkney büyük mavi gözlerini şaşkınlıkla açarak. Gerçi Pinkney’nin mavi gözleri neredeyse her zaman şaşkınlıkla bakıyordu.
Yirmi bir yaşını henüz geçmiş, oldukça saf biri olmasına rağmen, Londra’nın en çok aranılan hizmetçilerinden biri ve de tam bir kusursuzluk örneğiydi.
“Yok bir şey,” dedi
Isabel uyuşuk sözlerini eliyle savuşturarak.“Ölü adamı oradan kaldırmanın neden bu kadar uzun sürdüğünü öğrenebildin mi?”