Gerek Albert Camusyü, gerekse Dostoyevskiyi en iyi belirleyen yapıt, kuşkusuz Ecinnilerdir. Dostoyevski’nin 1870/71’de yazdığı bu ünlü romanı Albert Camus 1959’da oyun haline getirilmiş ve ilk kendisi sahneye koymuştur.
Albert Camus, varoluşçuluk hümanizmi’nin ilginç bir örneği olan Ecinnilerde, kendi varoluşçuluk anlayışının siyasal, felsefi ve etik sınırlarını zorlamakta; Sisyphos Söylencesi ve Başkaldıran İnsan gibi en etkili ve önemli yapıtlarında ele aldığı varoluş sorunsalını Dostoyevski’nn yaşadığı olaylar dünyası içinde vermektedir.
”22 Aralık 1849’da St. Petersburg halkı acayip bir olaya tanık oldu; yirmi bir siyasal tutuklu, St. Petro ve Pavlus Kalesinden alınıp Semenovski Alanına getirildi ve siyah bir bezle örtülmüş darağacı platformunun önüne dizildi.
Bir memur, haklarında verilen ölüm cezalarını okudu; bir rahip tutuklulardan tövbe etmelerini istedi ve askerler her birine, idam cezalarında gelenek olduğu üzere, beyaz gocuk ve başlık giydirdi …
İdam edilecekleri günü bekleme acısını çekmiş olan on sekiz ‘Petraşevskici’ arasın-da, ileride 19 yüzyılın en büyük yazarlarından biri olacak kişi, Fyodor Dostoyevski adında bir genç de vardı.”
Dostoyevski’nin bu dönemdeki siyasal .konumu ile ileride romanları arasındaki bağla ilgili olarak da şunları okuyoruz:
1869 yılında, Herzen, Ogaryov ve Bakunin’le İsviçre’de yakından bir ilişki kuran ve Moskova Üniversitesinde okuyan Neçayev adlı bir bağnaz devrimci, ögrenci arkadaşlannı gelecekteki bir devrim adına örgütlerneye başlar.
Neçayev olayına dört elle sarılır.”olayı bir taşra kasabasında geçirtmek, kahramanların adlarını değiştirip birkaç da yardımcı karakterler yaratmak yetecekti bu işe. · Hiç ele alınmamış bir ahlak biçimini kapsayan müthiş bir suç öyküsü için gereken bütün malzeme avucunun içindeydi artık.”
İşte, Ecinniler romanı, bu tarihsel olayların bütün o sıcaklığı içinde yazılmış Neçayev, Ecinniler romanının başkahramanlarından Verhovenski olarak karşımıza çıkmaktadır.