Dörtlükler -Rubailer - Ömer hayyam - PDF E-EKİTAP ÜCRETSİZ Oku, İndir

Aim for the task of upscalerolex.to desires.

Dörtlükler -Rubailer – Ömer hayyam

Dörtlükler -Rubailer – Ömer hayyam

Lisans / Fiyat: ücretsiz
Yıl: 2017
Eklenme: Ocak 17th, 2024
Dil: Türkçe
Sayfa: 216
Yazar: Ömer Hayyam

7.460 Kişi Tarafından Görüldü

Ömer Hayyam: doğum ve ölüm tarihleri çeşitli kaynaklara göre farklılık gösterse de, II. yüzyılın ortalarında doğduğu, 12. yüzyılın ilk çeyreği civarında öldüğü kabul edilen İranlı şair, felsefeci ve bilim adamı. Günümüzde ise, daha çok “rubai” türünün yaratıcısı olarak kabul gören Hayyam’ın dörtlükleri, Türkçe’ye Yahya Kemal ve Abdülbaki Gölpınarlı başta olmak üzere pek çok kez çevrildi. Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirisi de, bunlar arasında en sevilenlerinden biri.
Yazdığı bilimsel içerikli kitaplar arasında Cebir ve Geometri Üzerine, Fiziksel Bilimler Alanında Bir Özet, Varlıkla İlgili Bilgi Özeti, Oluş ve Görüşler, Bilgelikler Ölçüsü, Akıllar Bahçesi yer alır. En büyük eseri Cebir Risalesi’dir. On bölümden oluşan bu kitabın dört bölümünde kübik denklemleri  incelemiş ve bu denklemleri sınıflandırmıştır. Matematik tarihinde ilk kez bu sınıflandırmayı yapan kişidir. O cebiri, sayısal ve geometrik bilinmeyenlerin belirlenmesini amaçlayan bilim olarak tanımlamıştır. Matematik bilgisi ve yeteneği zamanın çok ötesinde olan Ömer Hayyam  denklemlerle  ilgili başarılı çalışmalar yapmıştır. Nitekim, Hayyam 13 farklı 3. dereceden denklem tanımlamıştır. Denklemleri çoğunlukla geometrik metot kullanarak çözmüştür ve bu çözümler zekice seçilmiş konikler üzerine dayandırılmıştır. Bu kitabında iki koniğin ara kesitini kullanarak 3. dereceden her denklem tipi için köklerin bir geometrik çizimi bulunduğunu belirtir ve bu köklerin varlık koşullarını tartışır. Bunun yanı sıra Hayyam, binom açılımını da bulmuştur. Binom teoremini ve bu  açılımdaki katsayıları bulan ilk kişi olduğu düşünülmektedir. (Pascal üçgeni diye bildiğimiz şey aslında  bir Hayyam üçgenidir). Öğrenimi tamamlayan Ömer Hayyam kendisine bugünlere kadar uzanacak bir ün kazandıran Cebir Risaliyesi’ni ve Rubaiyat’ı Semerkant’ta kaleme almıştır. Dönemin üç ünlü ismi Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam bu şehirde bir araya gelmiştir
Gerek yazar’ın zamanında, gerek sonraki zamanlarda yazılan kaynaklarda çağının bütün bilgilerini edindiği, o alanlarda derin tartışmalara girdiği, fıkıh, ilahiyat, kıraat, edebiyat, tarih, fizik ve astronomi okuttuğu yazılıdır. Ebu’l Hasan Ali El-Beyhaki onun çok bilgili bir kimse olduğunu, fakat müderrislik hayatının pek başarılı olmadığını bildirir. Ayrıca Zemahseri ile uzun boylu tartışmalara giriştiğini, onun derslerine bile devam ettiğini, Zemahşeri’yi, bilgi bakımından beğendiğini yazar.
Hayyam’ın fizik, metafizik, matematik, astronomi ve şiir konularında değişik eserleri vardır. Bunlar arasında İbni Sina’nın Temcit (Yücelme) adli eserinin yorum ve tercümesi de yer alır. Zamanında, bir bilgin olarak ün kazanan Ömer Hayyam’ın edebiyat tarihindeki yerini sağlayan, sonraki yüzyıllarda da doğu dünyasının en büyük şairlerinden biri olarak anılmasına yol açan Rubaiyat’ıdır (Dörtlükler). Ömer Hayyam, İran ve doğu edebiyatında rubai türünün kurucusu sayılır. Sonraları aralarına başkalarının eserleri de karışan bu rubailer iki yüz kadardır. Hayyam, oldukça kolay anlaşılan, yumuşak, akıcı, açık ve seçik bir dil kullanır. şiirlerinde gerçekçidir. Yaşadıkları, gördüklerini, çevresinden, zamanın gidişinden aldığı izlenimleri yapmacığa kapılmaksızın, olduğu gibi dile getirir. Ona göre, gerçek olan yaşanandır, dünyanın ötesinde ikinci bir dünya yoktur. İnsan, yaşadıkça gerçektir, gerçek ise yaşanandır. En şaşmaz ölçü akıl ve sağduyudur. İnsan bir akıl varlığıdır. Gerçeğe ancak akıl yolu ile ulaşılabilir.
Ömer Hayyam  pervasız olarak söyleyebilen bir kişiliğe sahiptir. Şiirlerinde halkın anlamadığı kelimeler kullanmamıştır. Düşüncede yaptığını dilde de yapmış bütün büyük adamlar gibi o da halkın anlayabileceği kelimeler kullanmıştır. Hayyam doğulu bir düşünce ve şiir adamı olmasına rağmen gerçek değerini daha ziyade batıda bulmuştur.
Ömer Hayyam’ın hangi şiirlerinin kendisine ait hangilerinin ait olmadığı hakkında kesin bir hüküm bulunmamaktadır.  Zamanındaki bir çok şairin kendilerinin söyleyemediği şeyleri yahut kendi adları ile inandırıcı olmaz sandıkları şeyleri Hayyam’a söylettikleri ve kendi içlerini döktükleri değerlendirilmektedir.
Hayyam’ın şiirleri incelendiğinde genellikle varlık, yokluk, tanrı, aşk ve şarap konularına eğildiğini görmekteyiz. Şiirlerinin yapısı genellikle dörtlükler biçimindedir. Şiirlerinden örnekler verilecek olursa;
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;
Suçumuza, duamıza önem vermeyen;
Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
Umudumu rahmetine bağlamışım ben.
Yukarıdaki şiirinde görüldüğü gibi tanrının bilinmezliğine değinmekte ve ona dilekte bulunmaktadır. Fakat isteklerine ve dualarına cevap bulamadığı anlaşılmaktadır. Kendisini şaraba verdiğini fakat istek ve dualarının bitmediğini yinede umutlarını tanrıya bağladığını belirtmektedir.
Tanrım  bir  geçim  kapısı  açıver   bana;
Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana;
Şarap içir, öyle kendimden geçir ki  beni
Haberim olmasın gelen  dertten  başıma.
Bu şiirinde de Hayyam kimseye muhtaç olmadan yaşamak istemekte ve bunun için tanrıya dua etmektedir. Hayatın dert ve sıkıntıları ile yaşamak kendisine zor gelmekte ve bu dert ve tasalardan uzak kalmak maksadıyla kendisini şaraba vermektedir. Böylece kendinden geçerek hayatın meşgalelerinden uzak kalacağını düşünmektedir.
İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel;
Ama Tanrı kanar mı bunlara?
Hayyam burada insanların iç güzelliğe sahip olmaları gerektiğine inanmaktadır. Görünüş ve üzerine giyilen kıyafetlerin iç kirliliklerini örtemeyeceğini düşünmektedir. Yaşadığı dönemlerde insanların dini kisve ile hareket ettiklerini ve görünüşte dindar gözüküp aslında olmadıklarını değerlendirmektedir. Fakat bu insanların kendilerini ve diğer insanları kandırdıklarını tanrıyı kandıramayacaklarını belirtmektedir.
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?

Şiirde Hayyam Allah’ın insanları özene bezene yarattığından ve kader inancından bahsetmektedir. Fakat Allah’ın her şeyi, öncesini ve sonrasını bildiğinden kendi işlediği günahlardan dolayı da Allah’ı sorumlu tutmakta ve kader inancını sorgulamaktadır. Dolayısıyla insanın hayatta işlediği hatalardan yargılanmaması gerektiğine inanmaktadır. Aslında Hayyam günah işlediğini bilmekte ve korku duymaktadır.

Cennette huriler varmış, kara gözlü;
İçkinin de ordaymış en güzeli.
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz:
Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili.

Şiirde Hayyam’ın aslında iyi bir dini bilgiye sahip olduğu görülmektedir. Fakat uygulama bakımından pek dini kurallara uymadığı gününü gün ettiği ve şarap ve kadınlardan uzak durmadığı anlaşılmaktadır. Cennetle dünyada yaşadıklarını kıyaslayan Hayyam  kendisinin zaten cennette yaşadığını düşünmektedir.

Kim görmüş o cenneti, cehennemi?
Kim gitmiş de getirmiş haberini?
Kimselerin bilmediği bir dünya
Özlenmeye, korkulmaya değer mi?

Hayyam bu şiirinde cennet ve cehennemi sorgulamaktadır. Her ikisi de bilinmezliğe ait olan unsurlardır. Dolayısıyla insanların cennet sevdası ve cehennem korkusu ile yaşamalarına bir anlam verememektedir. Çünkü bu yerlerin olup olmadığına dair insanların kesin bir bilgiye sahip olmadıklarını düşünmektedir. İnsanların bu kavramlara karşı neden bu kadar duyarlı olduklarına anlam verememektedir.

Bizlere destek olmak için Lütfen Yorum Yapınız.