Kimi çevrelerde son yılların hakim değerlendirmesi, modernliğin “bittiği” yönünde. Ancak modernizmi savunan bir karşı cephe de var.
Ahmet Çiğdem’in kitabı, Alman modernleşmesinin kendine özgü tecrübesiyle ilgili kavramlaştırmaları -özellikle Weber ve Habermas’la somutlayarak- önde tutuyor ve iki cephenin, cepheleşmenin kısırlığını aşan bir bakış açısı geliştirmeye çalışıyor.
Modernliği katı bir akılcılıkla değil, “aklın yolu”na uygun bir mecrada verimli kılabilmenin zeminini arıyor.
kitap; bir sosyoloji nesnesi olarak modernite, rasyonalite ve modernite düşüncesi, alman sosyoloji geleneği ve modernite teorileri üzerinden weber habermas ikilisine bağlanıyor.
Ahmet çiğdem modernite teorilerinin o utangaç “başarsızlık” itirafına ve aklın rasyonalitenin tökezlediği eksik kaldığı anlam üretmede zorlandığı hakikatine dikkat çekerek soruyor: