Bundan seneler evvel, sürüklenerek görüldüğü ve Derim’in yanında katıldığı bir başka partide yüne bir çok göz, merakla onun üzerine dikilmişti ve Anka, o bakışlarının nedenini öğrendiğinde yaşadığı sarsıntıyı, bugün gibi hatırlıyordu.
Hayatı boyunca o kadar aşağılanmamıştı.
Aksine, yüreğinde geçmişte yaşadığı aşağılanmanın sızısı ve Derim’in bu kadar gözü kara olmasının yaşattığı tedirginlik vardı. Bu adeta Derim’in kendi kendine verdiği cezanın sınırsızlığını kanıtlıyordu.
Derim dürüst, açık gözlerle baktı karşısındaki anlayışla kendisini dinleyen adama. “Ben vatansızım amca. Benim ülkem Anka. Bayrağım Aşil…
Sen nasıl ki ülkeni ve bayrağını korumak için hayatını adadın, ben de kendi ülkemi ve bayrağımı korumak için çabalıyorum.” Sesi yumuşarken yüzünde minicik bir tebessüm belirerek devam etti. “Onlar burayı seviyorlar. Onların sevdiğini ben de seviyorum. Bana onları veren burası.”